Diğer kardeşlerim anne ve babamın tüm imkânlarından faydalanıp prensler/prensesler gibi yaşarken, ben neden kendimi bundan mahrum ediyorum?

Bir danışanımın ağzından çıkan bu cümleler, üzerinde düşünmeye ve yazmaya değer.

Eğer siz de benzer bir durumdan muzdaripseniz, bu konuda iki temel alana odaklanmamız gerekir:

  1. Çocukluk Dönemimiz

Çocukken, alma verme dengesinin, alıcı tarafından bulunuruz. Anne ve babamız verir ve biz de alırız.

Ancak bazı nedenlerle alan tarafta olmayı reddedebiliriz.

  • Anne ve babamızın zor bir durumda olduğunu, onlara yük olmamayı düşünüp kendimizi kapatmış olabiliriz.
  • Ebeveynlerimize güvenmediğimiz için kaçıngan bir bağlanma modeli geliştirmiş olabiliriz.
  • Aile içinde güç sahibi olmak adına kendimizi ebeveynleştirmiş olabiliriz.
  • Onların takdirini, sevgisini ancak böyle alabileceğimize inanmış olabiliriz.
  • Aile sistemindeki başka biriyle (örneğin, bir büyükanne, büyükbaba ya da kayıp bir aile üyesiyle) özdeşleşmiş olabiliriz. vb.

Çocukluğumuzda, gerçekten ihtiyacımız olan bir şeyi neden talep etmediğimizi veya edemediğimizi anlamak ve bu konu üzerine çalışmak önemlidir.

  1. Yetişkinlik Dönemimiz

Yetişkin olduğumuzda, ilişkilerimizde (anne ve babamızla olan ilişkimiz dâhil) alma ve verme dengesine ulaşmamız beklenir. Ancak karşılanmamış çocukluk ihtiyaçları, yetişkinlikte de kendini gösterebilir:

  • Anne ve babamızdan alamadıklarımızı öfkeyle tahsil etmeye kalkabiliriz.
  • Karşılanmamış bu ihtiyaçları, partnerimizden veya arkadaşlarımızdan talep ederek yanlış adreslerde arayabiliriz.
  • Büyümek yerine çocuk ruhsallığı ile hareket etmeye devam edebiliriz.

Bir Farkındalık Unsuru Olarak Bert Hellinger’in Yardım Etmenin 5 Düzeni

Bu noktada, Bert Hellinger’in yardım etmenin (ve yardım talep etmenin) düzenlerine dair söyledikleri, yaşamımıza, ebeveynlerimizle ve diğer insanlarla olan ilişkilerimize denge ve düzen getirebilir.

Bu düzenler, ilişkilerimizi yeniden yapılandırmamıza ve özgürlüğümüzü kazanmamıza rehberlik eder:

  1. Yardım Etmenin İlk Düzeni: Kişinin yalnızca elindekini vermesi ve yalnızca gereksindiğini almasıdır.
  2. Yardım Etmenin İkinci Düzeni: Koşullara uymak ve ancak koşulların izin verdiği ölçüde destek olmaktır.
  3. Yardım Etmenin Üçüncü Düzeni: Yardım edenin, yardım alanın ebeveyni gibi davranmamasıdır. Yardımcı, yardım arayana adım adım sınır koymak ve onu düş kırıklığına uğratmak zorundadır.
  4. Yardım Etmenin Dördüncü Düzeni: Yardım edenin bireyi bir ailenin veya sistemin parçası olarak görmesi ve bu sistem içindeki herkesin yerini onurlandırmasıdır.
  5. Yardım Etmenin Beşinci Düzeni: Sizden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, herkesi olduğu gibi kabul etmek ve sevmektir. Gerçekten yardım etmek isteyen, yargılamaz.

Sonuç: Kendi Krallığımızı/Kraliçeliğimizi İlan Etmek

Bu ilkeler, yetişkin bir birey olarak ebeveynlerimizle nasıl sağlıklı bir ilişki kurabileceğimiz, bireysel özgürlüğümüzü nasıl kazanabileceğimiz ve aile sisteminin bütünlüğünü nasıl koruyabileceğimiz konusunda yol göstericidir.

Bu anlayış ve eylem bizi, yalnızca prensler/prensesler gibi yaşamaktan öteye taşıyarak, kendi krallığımızı/kraliçeliğimizi ilan etmeye, kendi yolculuğumuzun kahramanı olmaya götürecektir.

Katkı olması dileğiyle,

Özüm Çekinir

Aile/Sistem Dizimi Uzman Uygulayıcı

Jung Koçu- ICF- ACC