Geçmiş, Geçmiş Midir?

Bizler, bizi saran sistemlerden kopuk, bağımsız hareket eden varlıklar değiliz.

Hepimiz benzersiz ve karmaşık ilişkilerin, ortamların ve koşulların içine doğuyoruz.

Atalarımızın kökeni, bizi dünyaya getirmekten sorumlu kişilerin karşılaştığı zorluklar, içinde yaşadığımız toplum, farkında olsak da olmasak da, beğensek de beğenmesek de bizi şekillendiriyor.

Atalarımızın, ailemizin, içinde yaşadığımız toplumun geçmişini bilmek ve kendi kişisel geçmişimizle bağlantıları üzerine düşünmek, yaşamımıza geniş bir açıdan ve bütünsel bakmamıza, bizden daha büyük, devam eden bir yaşamın bir parçası olduğumuzu anlamamıza, hayattaki yerimizi bulmamıza yardımcı oluyor ve bizi geleceğe hazırlıyor.

Atalarımızın özellikleri ve yaşadıkları, karakterimizin nasıl geliştiği ve dünya görüşümüzün nasıl oluştuğu hakkında bize fikir veriyor.

Ailemizden gelen, saçımız, beden yapımız, kan grubumuz gibi, fiziksel bir takım genetik kodlar taşıyoruz. Aynı zamanda manevi bir miras da taşıyoruz.

Ancak bunların ne kadar farkındayız, bunlar hakkında yeterince bilgi sahibi miyiz?

Yaptığım çalışmalarda bu manevi miras hakkında modern toplumun bireyleri olarak, ne yazık ki çok bilgi sahibi olmadığımızı gözlemliyorum.

Geçmişimizle bağ kurmaktaki amacımız geçmişe takılıp kalmak değil, geçmişten ihtiyacımız olan gücü alarak geleceğe odaklanmak; bireysel ve kolektif tarihimiz bizi etkilemiş olsa da, bundan daha fazlası olabileceğimizi, kendimize özgü bir hayatı yaratmanın doğuştan hakkımız olduğunu anlamak; geçmişi bir güç olarak içimize alabilmek.

Geçmiş asla geçmiyor, üzerine bize özgü bir şeyler inşa edebilmemiz, onu bir güç olarak kullanabilmemiz için daima içimizde var olmaya devam ediyor.

Öz’üm Yaşam ve Gelişim bünyesinde düzenli olarak yaptığımız grup ve bireysel Aile/Sistem Dizimi çalışmaları da tüm bu konularda bizlere destek oluyor, yol gösteriyor….

Öz’ümde yaklaşan etkinliklerden haberdar olun:

Loading